7 Ağustos 2013 Çarşamba

YANIYORUZ, BAKIYORUZ


Ateş olsan ne yaparsın...
Düştüğüm yeri yakarsın...
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz...
Ateş... Ateş... Ateş... Kısık ateş, yüksek ateş... Pişirme şekilleri...
O ateş aslında Suriye'deki bölme çabasıyla başlamış bize de maşa rolü verilmişti... Birilerinin maşası yapılmak istendik ancak her hangi bir duruşumuz ve politikamız olmadığı için çekimser kaldık, günler sonra yorum yapıp kendi içlerinde çözümlenmesini bekledik... Oysa Esad'dı adı komşunun liderinin. Bir zamanların düğün davetiyesi gönderdiğimiz, hatta beraber "Her şey tatil" bile düşündüğümüz aile dostu. Şimdi ne oldu, koyun postu...
Her neyse biz pazartesi, salı, çarşamba ve perşembenin sıcak gelişmelerine bakalım...
Ateş ülkeyi sarmış haberimiz var ancak hala söndüremiyoruz...
Doğa şartları o kadar ağır ve olumsuz ki...
Bölge kayalık, hava ise rüzgarlı... Eee bizim bunlara karşı her hangi bir önlemimiz yok hani... İnsani olarak Filistin'den özel uçakla hasta getirtip Ankara'da tedavi ettiririz ama evimizdeki yangını söndüremeyiz.
Hatay'da 3 günden bu yana orman yangını sürüyor... Bin hektarlık alanın zarar gördüğü belirtiliyor. Tekrar okuyun bin hektar... Rakamla dikkat çekeyim 1000 HEKTAR... Binlerce ağaç...
Taksim'de bir ağaçla başlayan ve ülkeye yayılan, gençliğin ve hak arayan toplumun bitmediğini gösteren eylemler alkışa değer bir DİRENME. Peki şu anda yaşanan ne? Topluca İZLEME...
Hatay'da bir ağaç değil binlercesi yanıyor, ciğerler kararıyor, röntgen çeken teşhis koyan "Ya bu niye söndürülemedi" diyen yok... Medya mı? Askeri bitiren karara "Yetmez ama evet" diyen Ergeneson'u değerlendiren YANDAŞlarla dolu....
Gerçi bu ülke öyle bir ülke ki sanırım yangını o kadar önemsememesinin de haklı bir nedeni vardır... Ve emin olun kendi askerini, generalini terör örgütü lideri yapan, dağdakileri ise kırmızı halıyla indiren bu ülke ve iktidar yangını bile siyasi malzeme yapabilir...
Nasıl mı?
Mesela; YIKILMADIK, AYAKTAYIZ, BİZ ÖYLE BİR NESİL VE İKTİDARIZ Kİ BİR YANARIZ KÜLLERİMİZDEN BİN DOĞARIZ...
İYİ BAYRAMLAR İYİ TATİLLER...

4 Ağustos 2013 Pazar

'CAN'LAR ACIYOR


Ağaçlar ağlıyor
Canlar acıyor
Yasalar bağırıyor
Darbe üstüne darbe geliyor
Yaşa oturuluyor
Zincirler vuruluyor
Düşünen düşündüğü ile kalmıyor
Acı biber bile artık tatlı geliyor
Dillendirenin dili koparılıyor
Takipler sürüyor
Gözaltılar şişiyor
Yandaş candaş oluyor
Diğerleri ise bertaraf
Ben, sen o yok
Biz, siz onlar var
Sizdenim dersen 
Kalemi jölelersen 
Güzel 'yazar'
Yoksa üstün çizilir
Tükenirsin... 

2 Ağustos 2013 Cuma

SÜPER LOTO

Süper Loto'nun 8, 14, 24, 29, 46 ve 47 şeklindeki sonuçlarını bir kişi bilmiş (bilmiş yanlış olur numaraları tutturmuş diyelim) ve 17.5 milyon TL ikramiye kazanmış... Ve talihlinin kuponu İstanbul Kartal'da yatırdığı belirtiliyor... Bu tür oyunlar özellikle Avrupa ülkelerinde var ve insanların umut bağladığı bizde ise "çıkmaz ama en azından şansımı deneyeyim" dediği bir sistem... Bireyle Allah arasında olması gereken dini ve imanı aleni bir şekilde yaşamayı seven siyasilerimize göre günah ama ne yaparsın böyle gelmiş böyle gidiyor mantığı hakim... Eeee ülkenin en büyük gelirleri arasında da sözüm ona bu kumar paraları görünüyor... 
Her neyse sistemi bırakalım talihliden talihsizlere dönelim...
Dikkat ettiniz mi bilmem ama genelde milli piyangonun yılbaşı çekilişlerinde bir şeyler olur ve o büyük ikramiye genelde çeyrek bilete çıkar... Veya çıkartılması sağlanır ki bir kişi değil en azından 4 kişi nasiplensin mantığıyla... Ve bana göre güzeldir sakıncası yoktur. Gerçi o nasiplenme 4 kişi de değildir, sülale ve belkide köydür veya ilçedir...
Diyeceğim ve nacizane önereceğim olay büyük ikramiyenin bir kişiye çıkmaması yönünde. Mesela son kazanılan para ne kadar? 17.5 milyon TL. Yani eski parayla trilyon. Çok büyük zenginlerin bu oyunu oynama ihtimali çok düşük. Bunu kimler oynuyor, en çok memur ve orta kesim ile tam kupon bile yapamayan asgari ücretliler veya garibanlar... Eee çıkan rakam o tarz bir yaşantısı olanları "deli" eder. Onların zaten genelde gönlü zengindir. Ben derim ki böylesine büyük rakamlar bir kişiye değil atıyorum 17 kişiye bölünmeli ve herkes 1 trilyonun ucundan tutmalı. Bu 17 trilyon 17 aile demek aynı zamanda. O aileler sadece kendini kurtarmayacak belki de sülalesini etkileyecek, komşuları dostları bile nasiplenecek. Yani en azından uzun vadeli mantıklı adımlarla ayakta sağlam durabilecek... 
Ben hiç çok büyük ikramiye kazanıp da fabrika kuranını görmedim, ortadan kaybolanını duydum. Hatta bir kaç kez çok büyük rakamlar kazanıp faydasını görmeyenini (Sultanahmet'te boyacı) bile okudum... 
Her neyse sayısal, sözel, süper, şans topu veya on numara... BOL ŞANS...