14 Ağustos 2011 Pazar

HAYVAN DEMEYİN CANIM DEYİN

İlçede ve bahçeli bir evde çocukluğum geçtiği için ekosistem anlamında hayvanlarla iç içe büyüdük desem yeridir. Yılan bahçemizde gezerdi ama kimseyi sokmadı... Köpekler koloni halinde havlaya havlaya dolaşırdı kimseyi ısırmadı. Fareler ve hatta büyükleri (cardın deriz) samanlıkta dolaşırdı tek zararı üzümlerimizi yemesi oldu. Sonra ne oldu? Bu hayvanlar her geçen gün yok oldu. Yerini küçücük ilçede bile binalaşma aldı komşu çoğaldı. Hayvan hakları denen bir mevzu var... İnsan haklarının çiğnendiği bir dünyada hayvan hakkı da ne derken aslında onun da insan için önemli bir canlı olduğunu sanırım gözardı etmişim... Günümüz metropolünde özellikle bayanlı evlerde öyle ya da böyle bir canlı vardır. Bu ekonomik durumu iyi veya orta hal için her hangi bir hayvan olurken asgari ücretli hanımlar içinse çiçeceğe dönüşür... Mutlaka ilgi ve sevgisini veya meşguliyetini canlıya verir. Çünkü çoğu erkeklerde hayal kırıklığına uğramış güven sorunu yaşamıştır. Oysa hayvanlardan bir beklenti yoktur aksine sorumluluk ve karşılıksız sevgi vardır.. Bunun adına bakıldığı sürece SADAKAT denebilir. Karşımızdaki insana kızdığımızda bile genelde bayanlar HAYVAN diye hakaret eder. Oysa hiçbir hayvan tepki cümlesi olmayı hak etmez. HAYVAN görünümlü o kadar çok insan olduğu düşünülür ki ama hayvanlar bu insanlaştırılmayı konuşabilse veya tepki gösterebilse eminim istemez. Çünkü onların davranışları kalıtsal ve sonrasında ilgiyle şevkatle değişebilen hoş tepkilerden ibarettir. Ayrıca evde bir canlının olması hane sahibini daha bir sorumlu ve mutlu kılar. Çünkü yalnız değildir. Meşakatli bir bakım evresi olsa bile onun bokunu temizlemek bakımını yapmak evine temizlikçi çağıran birini bile tedavi edebilir... Sonuç olarak O HAYVAN DEĞİL SAHİBİ VEYA ANNESİ İÇİN CANDIR...


Hiç yorum yok: