13 Ocak 2012 Cuma

YAYLA MALI

Bizim memlekette bir söz vardır... YAYLA MALI... Açılımı ticari ürün satışında saflığı ve doğallığı vurgular... Ucuzdur... Çünkü YAYLA'da yaşayan yurdum insanının fazla zengin olma plazma tv çamaşır makinası gibi derdi yoktur. Teknolojiyle işi sadece ışığım sönmesin mantığıdır... Sanal dünyayı tanımamıştır bile... Yaşam standardı bellidir. Asla fazlasında gözü yoktur. Ancak sadece bilinçsizce çocuk yaptığı için çocuklarını okutma kaygısı güder... O da zaten çocukta bir şey varsa doğaçlama kendiliğinden birileri elinden tutmasa bile bir şey olur. O bir kişinin sinerjisi sülaleye yayılabilir. O yayla malı dediğimiz insanlar metropolde her türlü imkan içindeki insandan daha mutlu daha bozulmamış ve daha sağlıklıdır... Zaten bir çok kesim de emeklilik sonrası çiftlik hayatı hayali kurmazmı... YAYLA MALI insanı zaten o hor gördüğümüz ve çiftçi maraba gözüyle baktığımız kesimin LİDERİ, GERÇEK ÇİFTLİK SAHİBİDİR...
YAYLA ÇAYI OLSA DA İÇSEK... BİLENLER BİLİR TADINI. HAZIMSIZLIĞA İYİ GELİR...

KISA...KISA...

- Burada sporun içinde olmama rağmen pek spor yazmıyorum ama bu sosyal bir olay diye aktarayım...
Beşiktaş-G.Antep BŞB maçı taraftarın küfürlü tezahüratının tekrarı nedeniyle sadece kadın ve çocuklara açıktı... Ve ne ilginçtir ki kadın ve çocuklar da küfür etti... SONUÇ: KÜFÜRBAZ BİR TOPLUMUZ KENDİ KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM CEZASINI ÖDEYİP HAY YOLUNU ...... DİYEREK DEŞARJ OLMAYA BAKALIM...

- Geçtiğimiz günlerde özerk bir federasyonun başkanı (mesleği din kültürü öğretmenliği) sözleşmeli işe alamadığı personele cepten mesaj gönderip "BAKAN VEYA MİLLETVEKİLİ BULUN. SİSTEM BU" demiş...
1- Mesleğine bakın...
2- Dünyevi mesajını bir daha okuyun
3- Öbür dünya ile ilgili öğrettiklerini bir düşünün
4- Açılımını Türkiye gerçeği olarak görüp hakkını verelim...
SON OLARAK DA HEY ALLAHIM NE GÜNLERE KALDIK DİYELİM...

- KİMİLERİNİN KEYFİ VEYA ZEVKSEL HARCAMALARI (TUTAR ANLAMINDA) KİMİLERİNİN HAYAL DÜNYASININ TAVANI OLABİLİR... BUNA DA ADALETİN VAR MI DÜNYA ŞARKISI GÜZEL GİDER...

- FATİH ALTAYLI'DAN ALINTI YAPARAK 'NE ZAMAN ADAM OLURUZ' OLGUSUNA OLAYSAL BİR YAKLAŞIM GÖSTEREYİM (BUGÜN NE GİYSEM PROGRAMLARINDA DONSUZ KALDIĞIMIZ ZAMAN)

DOSYANIZ VAR



Öyle bir süreçten geçiyoruz ki artık şaşırma duygusunu kaybettik...
Ölümleri doğanın gerçeği olarak öyle ya da böyle kabul ediyoruz...
Peki ya yaşarken öldürenlere ne demeli...
İşte asıl tehlike diriyken öldürmek...
Türkiye'de süreç olarak bunu yaşıyoruz...
En güçlü en sağlam dediğimiz yerleri kendimiz bombalıyoruz, başları budamıyoruz tamamen kesiyoruz...
Kılıfına uydurup üste çıkıyoruz sen ben kavgasına tutuşup koca bir ülkeyi ve yarınları yıpratıyoruz...
Adına da çürük elmaları temizlemek diyoruz...
Peki ya elma ağacının kökünde sorun varsa, zihniyetlerde düşüncelerde sorun varsa...
Tabiatın düzenini bile bozuyorsak, kimyasıyla oynuyorsak ne olacak...
Yarınların çocuklarına bize bırakanları bile bırakamayacaksak...
Ha somutlukları gösterip daha iyi bir DÜZENden bahsedilebilir
Ancak ya soyut gibi görünen ama bizi biz yapan DEĞERLERİMİZ ne olacak.
RUHUNA FATİHA...
SONUÇ: Bu ülke için taşı taş üstüne koyan bir dikili ağacı olanların gelinen noktada mutlaka bir SABIKA DOSYASI DA hazırlanmıştır. BEDELİNİ MAALESEF AMA MAALESEF ÖDÜYOR VE ÖDETİLİYOR...
SIRADAKİ GELSİN...

DOKTOR TAVSİYESİ

Birikti yine yazayım rahatlayayım biraz... Geçtiğimiz günlerde Mecidiyeköy-Taksim seferini yapan halk otobüsündeyim... Yurdum insanları yine mutsuz yine somurtkan ve düşünceli bir halde... Hafif ayağına çarpsan "PARDON"UN bile pek hükmü olmayacak vaziyette... Kısa mesafede uzun bir mesaj iletildi... Yallah şoför yallah ne beklisen değil ama niye durakta durmayıp bir başka otobüsü sollama eğilimiyle ileride durdun hesabı... Yaşlı bir amca çıldırdı... Arka VIP bölümündeyim ve ayaktayım haliyle :))) Arka kapı açıldı amcanın da cesareti arttı... İnerken bir sinirle bağırma ve arkasından hafif volümü düşerekten SALAK, GERİZEKALI sözcükleri geldi... Ve devamında 1 km ileride duruyorsun sözü... Amca HAKLIYDI. Amcaya hak verdim ancak bir anda aklıma da doktor geldi... AMCA yaşlı. Doktora gitse sağlığı açısından direkt söyleyeceği ilk maddelerden birisi günde bilmem kaç kilometre yürümelisin...

Yine yol bağlamında aklıma gelen bir mevzu daha... İstanbul'da bazı ışıklarda yola sofra kurup yemek yesen arkadaki kornaya basmaz. Evet bazı kavşaklarda uzun ince bir yoldayım edası vardır. Ancak o kadar sabırsız bir milletiz ki ışıklara tahammülümüz yoktur. Eğer kamera yoksa yol da boşsa sarı-kırmızı demez geçeriz... O saniyeler bizim için çekilmez ve tükenmez zaman dilimleridir. Oysa şöyle bir düşündüğünüzde bazı zamanlar vardır ki ne yapacağınızı şaşırır sıkıntıdan patlarsınız... ZAMAN IŞIĞI DA BU OLSA GEREK...