14 Ağustos 2011 Pazar

ZENGİNİN MALI ZÜĞÜRDÜN PARMAĞI (HANGİSİ BİLEMEM)

Klişe bir söz vardır: Zenginin malı züğürdün çenesini yorar. Benim de parmağımı yorsun bakalım... Yer Kabataş iskele... Parkta bankta oturmak bedava. İki seçiminiz var... Ya boğaza karşı oturursunuz yer yoksa kıçınızı denize döner evlere bakarsınız... Çok güzel bir mekanda daireler var. Koca apartmanda ışıklar yanmıyor. GARİP. Evde kimse yok. Belki günlerdir yanmıyordur. Sahibi nerede? Büyük oranda Bodrum yazlığında... Oysa o evlerde kimler oturmak istemez ki! İnsanlar sahilde oturmak için otobüs biletiyle nerelerden geliyor ancak o evin ışıkları yanmıyor. Yanmalı yanmalı yanmalı. İçinde canlı olmalı. O manzaranın o evin hakkı ışıklar sönerek verilemez. Orada daha önce yaşayan yüzlerce insan öldü bu sahibi de ölecek. Belki o boş bıraktığı evin önem ve değerini bilmeden. İnsanların o ortamı yaşayabilmek için kilometrelerce yol kat ettiği yerden sıkılıyor olabilecek. Ve hatta hafif bir sıkıntıya girdiğinde psikolojik danışmana gidecek... Bazıları doğuştan şanslıdır bazıları sonradan. Bazıları ise doğuştan bahtsız bedevi... Gerçi bahtsız bedevilerin boğazı görmesine de imkan yoktur... Ben neyim... Kutup ayısı da olmadığıma göre ORTA DİREK İSO diyelim... Ev sahiplerine de MUTLULUKLAR DİLEYELİM...

1 yorum:

Mephisto dedi ki...

:) güzel gözlem yapmışsın. insanlar elindekilerin değerini bilemiyor. istanbul boğazı bu, başka nerede var ki...