11 Mart 2014 Salı

FAKİR VE GURURLU


Bu Türk sinemasının klişe ama sağlam figürlerindendir.
Aslında bizim kendi gerçeğimizdir...
Özellikle yeni nesil için değil ama eski nesil için daha çok kullanılan bir ifade biçimidir...
Onlar gerçekten fakir doğmuş ama gururla büyümüş, büyütülmüş çoluk çocuklardır... Ve onlar sonrasında alın teriyle kazandıkları paralarla zengin (!) değil ama insanca yaşamı sağlamış kişilerdir...
Son dönemlerde de varoş diye tabir edilen bölgelerde bu nesillerin uzantıları devamları vardır...
O evlerde kapıcı yoktur...
Ekmek (somun) kapının koluna asılmaz...
Gazetesi zaten yoktur...
Baba kahvede masanın üstünde bir gazete görürse okur...
İşte böyle bir hayatın uzantısı...
Ekmek almaya gidiyordu...
Başına biber gazı kapsülü isabet etti...
Yaralanmalara da saldırılara da alışmış, alıştırılmıştık...
1-2-3-4-5 yetmez 6-7-8 olsun demiyorduk ama oldu...
Çünkü önemli olan insan hayatı değil otorite ve duruştu.. Yemişim böyle duruşu (!)
Evet 8 oldu...
Demokratik hak arayışı, sidik yarışı, 'güç bende' anlayışı...
Sonuç ortada...
O çocuğun, kardeşimizin tapelerini göremedik...
Babası ile konuşmasını dinleyemedik...
Keşke onun da 'ALO BABACIĞIM' diyen sesi olsaydı...
Daha sonrasındaki konuşmaları önemli değil sadece 'alo babacağım...' yeterliydi...
Oğluna veya yakınına en küçük bir müdahale olduğunda veya laf uzatıldığında okyanusu ateşe vermek isteyenler nerede...
Onun da babası var... Onun da annesi var... Ama onların gücü, sesi ve ekonomisi sadece günü kurtarıyor... Aslında onurları ve gururları 'ben güçlüyüm, ben şuyum ben buyum' diyen sesli kitlenin hepsini sessiz duruşlarıyla satın alıyor, acıtıyor ve yaralıyor... Daha doğrusu insan olduğunu düşünenler için böyle...
Haa unutmadan...
Savunma duyar gibiyim
- Tüm bunları dış güçler yaptı...
Hadi oradan canım...
O biber gazlarını onlar mı sıktı, sıktırdı...
Utanmadan hala bugün bile orada burada biber gazı sıkılıyor...
DİRİYE SAYGI GÖSTERMEDİNİZ BARİ ÖLÜYE BİRAZ SAYGI...
YETER...
  

Hiç yorum yok: