29 Haziran 2008 Pazar

BİZ NAPIYORUZ?


Biz ne yapıyoruz? Bu kez negatif başlayıp pozitif bitirmeyi düşündüğüm bir düşüncemi paylaşmak istiyorum... Öyle ya da böyle bir şekilde insanlarla iletişime giriyoruz. Bazılarıyla paylaşımı ömürlük, bazılarıyla günü birlik bazılarıyla da senelik sonuçlara ulaşıyoruz. Burada dikkate alınması gerekenler senelik ve ömürlük olanları. Yeri geliyor mutluluğun zirvesine çıkıyoruz "İyi ki varsın" diyoruz yeri geliyor "yerin dibine" sokuyoruz. Bu sadece benim için hemen hemen herkes için geçerli. Seviyoruz, değer veriyoruz ve paylaşımı belki monotonlaştırıyoruz ama mantığımızı kaybettiğimiz anda gemileri yakabiliyoruz. Gemiler yakılır yakılmaz değil ama her gemi yakılmamalı bence... Hele de ömürlük seçimler için asla ve asla... Ömürlük seçilen iletişimleri, günü ve seneyi kurtaran ilişkilere tercih etmemek gerekir. Haa edilmiyor mu? Ediliyor tabii ki.. Sonuç ne peki? "BEN NE YAPTIM?" Evet sen ne yaptın, ben ne yaptım, o ne yaptı... Anlık öfke ve mutluluk duygularıyla ve tercih sebepleriyle bir ömür boyu yanımızda olmayı göze alan insanlar için değiyor mu? Asla. Peki ne yapılmalı... Günü birlik ve senelikler tercih sebebi olmadan ömürlükler kurtarılmalı. Çünkü en kötü anında en olumsuz durumunda yanımızda olan veya olması gereken insanlar onlar...

İnsanlar keşke diyebilir, demeli de... Ama ömürlük iletişimler için keşke sayısı çok ama çok az olmalı... Bu insanların elinde mi? Evet kesinlikle elinde. Anlık mutluluklar adına kenara itilen o ömürlük insanın sabrı ve toleransı o kadar fazladır ki onun için ömürlük bir tercihtir. Ama bunu görmek için kör olmak gerekir. Bu benim senin ve onun için de geçerlidir...

İnsanlar özeleştiri yapmalı, sorgulamalı ve kendisini de teraziye koymalı. Karşıdaki günü birlik, senelik ve ömürlük insanlarla farklı kefelere kendini koyup bir tartmalı. Günü birlik ve senelik insanlar için demiyorum orada teraziye gerek bile yok önemli olan ömürlük tercihlerde senin karşıdakine göre ne kadar ağır geldiğindir. Peki bu teraziden çıkan sonuç bir yarış mıdır? Evet mutluluk adına yarış olmalıdır. "Ben karşımdaki insanı şu kadar mutlu" ediyorum olmalıdır. Saçma sapan istek ve o an için doğru görülen düşünceler uğruna karşıdakinin ağırlığı altında ezilmemek gerekir. Geçmiş geçmiştir ama önemli olan bugün ve yarınlardır. Geçmişi yakmış olabiliriz ama önemli olan kurtarılması gereken hayatımız devam ettiği için yarınlardır. Bir apartman düşünün. Dört katlı. 4. kat rahattır çünkü tepededir. Yazın biraz sıcak olsa da esiyordur yayladır... 2 ve 3. kat da durumu kurtarır... Ancak 4. kattaki su sızıntısı diğer tüm katları etkileyebilir. Onun hiçbirşeyden haberi olmasa bile temele zarar verir ve belli bir süre sonra önlem alınmazsa bu bina çökebilir. Acaba siz hangi kattasınız? Eğer 4. katsa en fazla düşünmesi gereken, bencil olmaması gereken sizlersiniz. Ama birinci, ikinci ve üçüncü kattaysanız da kendinizi kollamanız 4. kat ile iletişim halinde olmanız gerekir. Çünkü her şey tepeden başlar...
NOT: Bu kesinlikle birilerine gönderme değil dün akşam bir anlık esinlenme sonucu hayata geçirilen düşüncelerin ifadesidir... Bir anlamda kendi özeleştirimdir... Teraziye kendimi de çevremdeki iletişim ve paylaşım halinde olduğum insanları da koydum. Herkes gerekli ağırlığı, kalıbı ölçüsünde ağır geldi... Birileri rejime başlayabilir :))) Bu işin esprisi tabii... Hoşçakalın dostlar, arkadaşlar...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

onu bunu bilmem de ciğer sen ömürlük bi dostsun. Her ne kadar satranç bilmesen de Seni çok seviyorum