14 Ağustos 2008 Perşembe

ÇALIŞ-MA

Saat 02.35... İşteyim ve derin bir "oh" çektiğim an... Daha yeni kendime gelmişim yoğunluk bitmiş... İnsan ister istemez düşünüyor, kimin için, ne için çalışıyorum... Belki de şu anda uyuyan belki kadehini yudumlayan, belki dünyevi zevklerini icra etmekte olan patronlarım için :))) Bu ilk etapta sitemkar bir yakınma gibi görülüyor olabilir ama sonuçta gerçek... Ama asıl cevap tabii ki kendim için, ailem için (yük olmamak adına) ayakta kalmak için... Bu sadece benim için değil, emekçi olan ve kendi tırnaklarıyla çabalayan insanların kaderi olsa gerek...
Kötü bir kader mi? Tabii ki değil. Ancak benim, senin, onun, bizim, sizin ve onların çalıştığı yerlerde "adalet" kavramı varsa... Küçük bir hatırlatma... Ülkemizde bir çok "Adalet"in görüldüğü (!!!!!) saraylar vardır ama çalışanları nemalanmakta, adalet arayan kostümlüler ise eli cebinde dolaşmak zorundadır. Yoksa dosyanız tozlu raflarda bekler (İstisnalar hariç)...
Genelde bütün işçi kesiminin ruhunda mı vardır mayasında mı ama "isyankarlık" vardır. İçinde bulunduğu şartlar ve durumdan yakınma, daha fazlasını isteme... Oysa insan işsiz kaldığında "Ne iş olsa yaparım" der... Ama işe girince ve ortama alışınca sitemler başlar... Bu da olayın patron penceresinden görünen tarafı.
Aslında geniş ama konu konuyu açınca bir anda "amelelik modundan" düşününce "patron koltuğuna" oturur hale gelebiliyor insan... Lidyalılar sağolsun bulmuş parayı, köle etmiş insanları... Bazıları ayakta kalmak adına, bazıları metalik zenginliklerine yeni metaller katmak adına esirleşmişler, onur, gurur ve vicdanlarını nasırlaştırmışlar. Veya bazıları bir daha aynı durumu yaşamamak adına aldırmış bu duyguları... Çalışmak güzeldir ama doğru yerde, doğru insanlarla ve doğru patronla... İnsan bunları hissettikçe daha bir mutlu daha bir özverili ve daha bir verimli olur. Ancak saf duygularla başlanan ve alın teri dökülen emek, çift karakterliler girince devreye, yitirir diğer duyguları. Bir tek vicdanı kalır (tabii varsa) Onun da amacı aldığı paranın hakkını vermek.
Sokakta çevrenizde yaşlı insanlar görürsünüz. Yüzünde hayatın çizgileri ve bu süreye kadar yaşadığı kara tablonun mizahı vardır... Bazılarını görürsünüz içiniz gider... Gencecik çocukları orada burada gönül eğlendirirken onlar çocuklarına eğlence harçlığı çıkarmak adına çalışırlar anne ve babalık duygusuyla (Herkes değil tabii ki). Toplum olarak baktığınızda kadınlar daha fazla yaşar... Bunun da nedeni çok çalışmalarıdır. Onlar belki farkında belki değildir ama hayatlarının terapisi işleridir. Düşünüp kendi kendilerini yemektense beyinlerini işle meşgul edip bir gün daha ileriye atarlar ömürlerini...
Sonuç olarak baktığınız zaman karamsar, işinde mutlu olmayan, düzene isyan eden bir profil çizmiş olabilirim. Yoo bu gerçekleri kabullenmedir... Ayrıca işinde başarısız olan, amcası, dayısı ve hatrı olmayanlar erken emekliye ayrılır :))) Bu isyan değil bir anlamda durum tesbiti desek daha doğru olur... Evet bu yıllar isyanların vardı ve hassattı... Yeri geldi bir günde bazı değerlerim adına bastım istifayı gittim. Ama zamanla bu düşüncemi törpüledim. Törpülemek zorundaydım. Haa bu kesinlikle yine o duygu ve düşüncelerimden ödün verdiğim anlamına gelmez. Yine o günkü durum ve olayları yaşayayım yine aynı tepkilerde bulunurum sanırım. Ama anlatmak istediğim ve gördüğüm herkes her işi yapabilir ama bunu isteyerek, severek yapmaz. Yere düşmemek ve istediği güzelliklere ulaşmak adına bir araç olarak kullanmak için yapar ve yapmalı da. Ne zamana kadar... Vicdanı, onuru, gururu ve iş gücü bitene kadar. Bunlar bitmişse zaten (istisnalar hariç) günümüz düzeninde bir yerlere gelinmiş demektir...
İsteyen istediği mesajı alabilir, hatta cepten cebe de yollayabilir. Yok gerçi yollamayın. Orada bile bir sömürü düzeni var :))) Emek harcamadan alın teriyle kazanılan paranın kolay harcaması... Yeni saçmalıklarda buluşmak üzere :)))


1 yorum:

Adsız dedi ki...

yani;
Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge,
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe....